Sabri Ülker Vakfı'nın vitamin deposu kivinin besin profiline dair derlediği önemli bilgiler:
Biraz tatlı biraz ekşi tadıyla kış aylarında ülkemizde de bolca tüketilen kivi besin değeri oldukça yüksek bir meyve olup, son yıllarda sağlığa faydaları da oldukça ilgi görüyor.
Kivi meyvesinin en belirgin ve besleyici özelliği toplam askorbik asit (C vitamini) içeriğinin yüksek olması. Kivinin içerdiği C vitamini seviyesi iyi bir C vitamini kaynağı olan portakal ve çilekte bulunan vitamin değerlerinin neredeyse üç katı. Bunların yanı sıra kivi, iyi bir lif, potasyum ve K vitamini kaynağı. Kivinin “Hayward” denen yeşil renkli çeşidindeki C vitamini miktarı, 100 gramında 80 ile 120 mg arasında değişiyor. “SunGold” denen sarı renkli kivi çeşidinde ise, C vitamini miktarı 100 gramda 161.3 mg’dır.
Vücudumuz birçok biyolojik süreç için c vitaminine ihtiyaç duyuyor. Örneğin c vitamini kolajen gibi yapıların veya oksitosin gibi hormonların vücutta sentezi için gereklidir. C vitamini, güçlü antioksidan özelliği ile bağışıklık sisteminin desteklenmesinde büyük rol oynar. Bağışıklık sisteminde hayati işlevi olan lökositlerin yapısında da C vitamini bulunur.
Demir ve E vitamini kaynağı
Düşük demir seviyeleri küresel olarak en yaygın görülen besin ögesi yetersizlikleri arasında yer alıyor. Demir seviyesi düşük bireyler ile yapılan bir çalışmada demirle zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrek ile kivi tüketiminin demir seviyesinde olumlu etkileri olduğu belirtiliyor. Kivinin yüksek C vitamini içeriği demir seviyesini arttırabileceğinden demirden zengin besinlerle birlikte tüketimi eksikliğini yaşayan bireyler için önerilebilir.
Kivi, C vitaminin yanı sıra iyi bir E vitamini kaynağıdır. “SunGold” ve yeşil kivi 100 g'da sırasıyla 1,40 ve 1,46 mg E vitamininin ana formu olan alfa-tokoferol içerir. Bunun yanı sıra yeşil ve altın kivi, tipik olarak 100 g başına yaklaşık 301-315 mg içeren iyi potasyum kaynağıdır.
Beslenmedeki önemli folat kaynaklarından birisi!
Kivi, diyette folatın iyi bir kaynağıdır. Folatın besin kaynaklarına baktığımızda, yeşil yapraklı sebzelerde bulunduğunu görüyoruz. Ancak bu sebzeler pişirildiğinde yani ısıl işlem uygulandıklarında folat miktarı uygulanan sıcaklık derecesine bağlı olarak azalır veya yok olur. Bu yüzden taze kivi folatın diyetteki iyi bir kaynağı olarak gösterilir.
Aynı şekilde lif kaynağı olan kivide bulunan liflerin en önemli özellikleri arasında su tutma özelliği yer alır. Su tutma fizyolojik olarak önemli bir özelliktir çünkü dışkıyı ve diğer fonksiyonel faydaları etkiler. Kivinin içerisindeki bileşenler dışkı hacmini ve yumuşaklığını arttırarak kabızlığın etkilerini azaltabilir.
Kivinin anti-kanser özellik gösterebileceği üzerinde de duruluyor. İçerisinde bulunan askorbik asit ve diğer antioksidan aktiviteye sahip yapılar aracılığıyla oksidatif hasarının azalması ve kanser hücreleri üzerindeki sitotoksik etkilerin azaltılarak anti-kanser etki gösterebileceği düşünülüyor. Bir diğer sebep ise kivinin günlük bağırsak hareketlerini ve dışkıda laktik asit bakterilerinin miktarını artırması ile kalın bağırsak kanseri için önleyiciliği olabileceğidir.
Genel bir sonuç olarak, kivi tüketiminin sağlığımız için pek çok açıdan faydası olduğu gerçek. Ancak, unutmamak gerekir ki hiçbir besin mucizevi, her soruna çözüm değildir.
Yorumlar